Körlük – José Saramago: Toplumsal Çöküşün Şiirsel Distopyası
- Selda Berat Özmen
- 5 May
- 2 dakikada okunur
Körlük – José Saramago: Toplumsal Çöküşün Şiirsel Distopyası
GirişJosé Saramago’nun Körlük (Ensaio sobre a Cegueira) adlı romanı, insanlığın karanlık yüzünü ve medeniyetin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne seren çarpıcı bir distopya. 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Saramago, bu eserinde aniden ortaya çıkan bir "beyaz körlük" salgınıyla çöken bir toplumu anlatır. Kitap, insan doğasının en vahşi ve en merhametli yönlerini sorgularken, aynı zamanda şiirsel ve düşündürücü bir üslupla okuru derin bir yolculuğa çıkarır.
Konu Özeti: Körlük Salgını ve Kaosun Doğuşu
Roman, trafik ışığında beklerken aniden kör olan bir adamın hikâyesiyle başlar. Ona yardım etmeye çalışan bir yabancı da dahil olmak üzere, bu gizemli körlük hızla yayılır. Hükümet, salgını kontrol altına almak için körleri terk edilmiş bir akıl hastanesine kapatır. Ancak, bu karantina bölgesi zamanla insanlık dışı koşullara dönüşür.
Karantinadaki insanlar arasında, görebilen tek kişi olan bir doktorun eşi (isimsiz kadın), diğerlerine rehberlik eder. Grubun içinde farklı karakterler vardır: körlüğe uyum sağlamaya çalışan yaşlı bir adam, şehvet düşkünü bir kör, çocuklu bir kadın… Zamanla, açlık, korku ve güç mücadeleleri, insanların en ilkel içgüdülerini ortaya çıkarır.
Temalar: İnsan Doğası, Medeniyet ve Ahlak
1. Medeniyetin İnceliği
Saramago, modern toplumun ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Körlük salgını başlar başlamaz, devlet otoritesi çöker, suç artar ve insanlar hayatta kalmak için birbirlerine zarar vermeye başlar. Bu, Thomas Hobbes’un "insan insanın kurdudur" sözünü hatırlatır.
2. Güç ve Sömürü
Karantina merkezinde, yiyecekleri elinde tutan bir grup kör, diğerlerini köleleştirir. Kadınlar, yiyecek karşılığında cinsel istismara uğrar. Bu, gücün nasıl yozlaştırdığını ve insanlıktan çıkardığını gösterir.
3. İyilik ve Dayanışma
Ancak her şey kötü değildir. Doktorun eşi, grubun moral direnişini sağlar. Onun görebilmesi, umudu temsil eder. Saramago, insanın hem en vahşi hem de en merhametli yönlerini dengeli bir şekilde sunar.
4. Metafor Olarak Körlük
Körlük sadece fiziksel değil, ahlaki ve toplumsal bir körlüktür. İnsanlar, birbirlerine karşı duyarsızlaşmıştır. Saramago, "Kör olan gözler değil, insanlıktır" der adeta.
Üslup: Noktasız, Virgülsüz ve Şiirsel Bir Anlatım
Saramago’nun en dikkat çeken özelliği, neredeyse hiç noktalama işareti kullanmamasıdır. Uzun cümleler ve diyaloglar, okura bir rüya veya kaotik bir bilinç akışı hissi verir. Bu teknik, körlük temasıyla uyumludur: Tıpkı körlerin dünyası gibi, okur da cümlelerin içinde kaybolur.
Körlük vs. Görmek: Karşılıklı Bir Roman
Saramago, Körlük’ün devamı niteliğinde Görmek (Ensaio sobre a Lucidez) adlı bir roman yazmıştır. Bu kez, insanlar değil, siyasi sistem "kör" olur. İki kitap birlikte okunduğunda, Saramago’nun eleştirel bakışı daha net anlaşılır.
Sonuç: Neden Okunmalı?
Körlük, sadece bir distopya değil, aynı zamanda insanlığa dair derin bir aynadır. Pandemi dönemlerinde yaşadığımız korku, yalnızlık ve dayanışma deneyimleriyle şaşırtıcı benzerlikler taşır. Eğer 1984, Fahrenheit 451 veya Sineklerin Tanrısı gibi kitapları sevdiyseniz, Körlük sizi derinden etkileyecektir.
"Belki de gerçek körlük, gözlerin değil, kalplerin kör olmasıdır."
Keyifli okumalar! 📖✨
(Not: Kitabın 2008’de Fernando Meirelles tarafından çekilen bir film uyarlaması da bulunuyor.)
Siz ne düşünüyorsunuz?
Körlük sizce gerçekten bir distopya mı, yoksa günümüz toplumunun bir metaforu mu?
Karantina sürecindeki karakterlerden en çok hangisi sizi etkiledi?
Saramago’nun noktalama kullanmama tercihi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yorumlarınızı bekliyorum! 👇

Comments